Ürtiker (Kurdeşen)

Ürtiker (kurdeşen), ortaya çıkıp kısa sürede kaybolabilen deride kızarıklık, kabarıklık ve kaşıntı ataklarıyla karakterize sık görülen bir hastalıktır.

Ürtikerin değişik tipleri var mıdır?
Ürtikerin farklı tipleri vardır. En sık görülen şekli olağan ürtikerdir. Eğer ürtiker atakları kişide 6 haftadan kısa bir süredir varsa ‘akut olağan ürtiker’, daha uzun süredir devam ediyorsa ‘kronik olağan ürtiker’ olarak adlandırılır.

Anjioödem nedir?
Anjioödem ise derinin daha derinlerinde ortaya çıkıp kabarıklık, şişme, kaşıntı veya yanma-batma hissi şeklinde bulgular veren ürtiker formudur. Sıklıkla göz kapaklarında, dudaklarda ve bazen ağız içinde olmaktadır. Eller etkilendiğinde şiş ve ağrılı olabilmektedir. Ağız içi etkilendiğinde nefes
darlığı ve yutma güçlüğü gibi ciddi bulgulara yol açabilir. Anjioödem ve ürtiker ayrı ayrı görülebileceği gibi birlikte de olabilirler.

Neler Ürtiker ve Anjioödeme yol açabilir?
Her ikisinde de yakınmaların sebebi derideki alerji hücrelerinden (mast hücreleri) histamin salınımıdır. Egzersiz, deriye basınç uygulaması, soğuk gibi fiziksel faktörler, yiyecekler, ilaçlar ve enfeksiyonlar bu hücreleri uyarabilir. Bazı kronik ürtikerli hastalarda ise kişinin kan dolaşımında bulunan kendi bağışıklık sistemine ait yapıları (otoantikor) derideki mast hücrelerinden histamin salınımını uyarır. Olağan ürtikerde genellikle bir neden tespit edilemez.

Ürtiker-Anjioödem bulguları nelerdir?
Ürtikerde kırmızı, kaşıntılı, 24 saat içinde kaybolan kabarıklıklar görülür. Bu kabarıklıklar birleşerek büyük boyutlara ulaşabileceği gibi küçük boyutlarda da kalabilirler, ortalarından iyileşerek halka gibi görünebilirler. Anjioödem göz kapakları, dudaklar, avuç içi ve ayak tabanında daha sık
görülen şişlik şeklinde bulgu verir. Bazen ağız içi ve yemek borusunda da şişlik ortaya çıkabilir. Bu durum hastada nefes darlığı, yutma güçlüğü gibi şikayetlere neden olur. Anjioödem şişliklerinin gerilemesi genellikle 24 saatten uzun sürer.

Hangi faktörler hastalığı tetikler?
Aşağıdaki faktörler hastalığı tetikleyebilir:

  1. Enfeksiyonlar: Özellikle nezle, grip gibi akut üst solunum yolu enfeksiyonları.
  2. İlaçlar: Her türlü ilaç ürtikere neden olabilir, fakat ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve antibiyotikler daha sık neden olan ilaçlardır. Ayrıca bazı tansiyon ilaçları (ACE inhibitörleri) anjioödeme neden olabilmektedir.
  3. Alkol, gıda ve gıda katkı maddeleri: nadir olarak fındık, ceviz, balık, domates ve çilek gibi yiyecekler de ürtikerden sorumlu olabilmektedirler.

Olağan ürtiker tanısı nasıl konulmaktadır?
Ürtikerde saptanan muayene bulguları tanı koydurucudur. Nedeni bulmak amacıyla doktorunuz size sorular soracak ve gerekli görürse bazı testler isteyecektir. Ürtikerin birçok tipinin tanısında alerji testlerinin yeri yoktur.

Olağan ürtiker dışında başka ürtiker tipleri var mıdır?
Bazı hastalarda ürtiker atakları bazı belli tetikleyiciler sonrasında olur. Bu tetikleyiciler sıklıkla fiziksel faktörler (basınç, soğuk, güneşe maruz kalmak gibi), yiyecekler, ilaçlar, vücut ısısını artırıp terlemeye neden olan faktörler (kolinerjik ürtiker) ve deriye temas eden (kontakt ürtiker) bazı maddelerdir.

Olağan ürtikerin tedavisi nasıldır?
Ürtikerde en önemli olan ürtikeri kötüleştiren etkenlerden sakınmaktır. Kullanılan ilaçlar;
• Antihistaminikler; Kaşıntı ve kabarıklığı birçok hastada düzelten, tedavide öncelikle kullanılan ilaçlardır. Hastalığın rahatsızlık verici bulgularının oluşmasını engelleyerek etki ettikleri için bu ilaçları günlük olarak düzenli kullanmak (kabarıklık olsa da olmasa da) başarılı bir tedavi için çok önemlidir. Hastalığı baskılamaya yetmediği durumlarda doktorunuz ilacınızın dozunu artırabilir. Bazı antihistaminikler dikkat dağınıklığı ve uyku haline neden olabilmektedir, bazıları ise daha az uyku yapmaktadır, ancak alkolle alındığında bu grupta da uyku hali olmaktadır. Bu nedenle dikkat gerektiren işlerde çalışıyorsanız, araba kullanıyorsanız ve zihinsel aktivitenin gerekli olduğu işlerde çalışıyorsanız doktorunuza bildiriniz. Hastalığın süresi kişiden kişiye değişebildiği için bazı durumlarda uzun süreli ilaç kullanımını gerekebilir.
• Dirençli ve özel durumlarda bağışıklık sistemini etkileyen (steroidler ve siklosporin gibi) ilaçlar ya da enjeksiyon yoluyla uygulanan ilaçlar (omalizumab) kullanılabilmektedir.
• Dil ve boğaz şişliği çok sık olmamakla birlikte anjioödem bulgularıdır. Nadiren görülen ve hayatı tehdit eden bu bulgu olması durumunda size en yakın sağlık birimine başvurmalısınız.

Ürtikerden korunmak için ne yapabilirim?
En önemlisi ürtikeri arttıran etkenlerden kaçınmaktır. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  1. Çok gerekli olmadıkça ağrı kesici (parasetamol çoğunlukla bu amaçla kullanılabilecek güvenli bir ilaçtır) ve aspirin kullanmayınız.
  2. Hipertansiyon ilacı olarak kullanılan ACE inhibitörleri özellikle anjioödem hastalarında kaçınılması gereken ilaçlardır.
  3. Alkol tüketmeyiniz.
  4. Ağır egzersiz, aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak durunuz.
  5. Boya ve katkı maddesi içeren gıdalar tüketmeyiniz

Vitiligo

Vitiligo, deride pigment kaybından kaynaklanan beyaz alanların görüldüğü, kesin sebebi bilinmeyen bir deri hastalığıdır. En sık yüz, dudak, el, kol, bacak ve genital alanlar olmak üzere vücudun herhangi bir kısmı etkilenebilir. Dünya nüfusunun %1’nde görülür ve erkek, kadın ve tüm ırkları
eşit oranda etkiler.

Vitiligo Kimlerde Olur?
Vitiligo; 100 hastada 1 veya 2 kişiyi etkiler; bebeklikten yaşlılığa her yaşta görülebilmekle beraber, hastaların yarısında 20 yaştan önce başlar ve % 20 hastada aile hikayesi vardır.

Vitiligo iç organ hastalığı mıdır? Bulaşıcı mıdır?
Vitiligo herhangi bir iç organ hastalığından kaynaklanmaz; bu sebeple de birçok hastanın genel sağlık durumu iyidir. Vitiligo bulaşıcı değildir.

Vitiligonun sebepleri nelerdir?
Melanin denilen pigment deri, saç ve göz rengini belirler ve melanosit denilen hücrelerde üretilir. Eğer bu hücreler ölürse veya melanin üretemezse, deri daha açık renkli bir hal alır veya tamamen beyaz renkli olur.
Bunun neden olduğu bilinmemektedir ama 4 ana teori vardır:
1- Melanositlerin hasarına neden olan genetik anormallik olabilir
2- Vücudun bağışıklık sistemi melanositleri parçalayabilir, pigmenti yabancı cisim olarak algılayıp yıkabilir.
3- Anormal fonksiyon gören sinir hücreleri melanositleri hasarlayabilecek zehirli maddeler yapabilir
4- Pigment üreten hücreler kendilerini yıkabilirler. Pigment yapılırken toksik ürünler üretilebilir ve melanositleri yıkabilir.

Vitiligo nasıl oluşur?
Vitiligoda vücut kendi melanositlerine karşı otoantikorlar yapar ve hasarlandırır; aynı otoantikorlar tiroid gibi başka organlarda da hasara sebep olabilir. Bu nedenle vitiligo ile eş zamanlı başka otoimmun hastalıklar da ortaya çıkabilir. Vitiligo güneş yanığı ile tetiklenebilir. Açık renk tenli kişilerde vitiligolu alanlarla normal deri arasındaki fark yazın daha çok belirginleşirken, daha koyu tenlilerde tüm yıl boyunca vitiligo daha kolay fark edilir.

Vitiligo tanısı nasıl konur?
Deride oluşan beyaz alanlar sadece vitiligoda değil başka hastalıklarda da görülebilir. Bu beyaz alanların ayırıcı tanısı Dermatoloji uzmanı tarafından yapılır. Kesin tanı için gerekirse deri biyopsisi alınabilir ama çoğu zaman klinik olarak beyaz alanların görünümü ile tanı konulabilir.

Siğil (Verrü) ve Molluskum Kontagiozum

Siğil; Human papilloma virusu (HPV) -İnsan papillomavirusu- diye adlandırılan virusun derinin üst tabakasını enfekte etmesiyle oluşan iyi huylu deri büyümesidir. Daha çok el ve ayaklarda görülürse de tüm vücutta ortaya çıkabilir.

Hastalık nasıl oluşur?
Virus (İnsan papilloma virusu), siğillere neden olur. Siğile direkt temas ya da siğile temas eden bir şey ile temas sonrası oluşur. Deride oluşan kesik ya da yaralanma gibi travmalar bulaşmayı kolaylaştırır.

Siğil irsi midir?
Siğil mikrobik bir hastalık olup irsi değildir.

Hastalığın bulaşmasında risk altında olanlar var mıdır?
Siğile temas eden herkes siğil bulaşmaya karşı risk altındadır fakat bazı kişilerde bulaş ihtimali daha yüksektir.
Bunlar;
• Çocuklar ve gençler
• Tırnak yeme alışkanlığı olanlar
• Bağışıklık sistemi zayıf olanlardır.

Siğiller vücudumuzun hangi bölgelerinde yerleşirler?
Siğiller vücudumuzun farklı bölgelerinde yerleşerek farklı klinik şekillerde karşımıza gelebilir.

Verruka vulgaris: Sık görülen olağan tip siğil
• Sıklıkla parmaklarda, tırnak çevresinde ve el sırtında görülür.
• Hastada genellikle deride yaralanma ve sıklıkla tırnak yeme alışkanlığı vardır.
• Deri renginde, pürtüklü yüzeyli ve bazen üzerinde siyah noktalanmaların da görülebildiği deri kabarıklıkları şeklinde karşımıza çıkar.

Ayak siğilleri (plantar verrü)
• Ayak tabında yerleşen siğiller bazen kümeli yerleşim gösterirken üzerinde siyah noktalanmalar da görülebilir.
• Siğiller bu bölgede kabarıklıklar oluşturmazlar, daha çok düz yüzeyli ve içe büyüme gösterir tarzda yerleşirler, nasırla karıştırılabilir.
• Hastada yürüme sırasında şiddetli ağrı oluşturabilir

Düz siğiller (plan verrüler)
• Her yerde görülebilmesine rağmen en sık yüzde yerleşir.
• Özellikler erkeklerde yüzde yerleşen siğiller traş nedeniyle hızla çevreye bulaşarak sayıları artar.
• Düz yüzeyli deriden hafif koyu renkte görülürler.
• Diğer bölgede görülen siğillere göre daha küçük yapıdadırlar

Saplı siğiller (filiform verrü)
• Sıklıkla yüzde; ağız ve göz çevresinde yerleşirler. Dar taban üzerinde ince gövdeli ipliksi uzantılar şeklinde görülür. Hızla büyüyebilirler.

Tedavide neler yapılabilir?
• Siğilden şüphelendiğinizde kendinizi ve çevrenizi korumak için hemen dermatoloğunuza başvurunuz.
• Dermatologlar tedavide; siğilin etkeni olan HPV virusuna karşı etkili olan ajanlar ile dokuyu tahrip ederek
iyileşmeyi sağlayan ajanlar ya da yöntemlerle tedavi planınızı yapacaklardır.
• Bu tedavi yöntemleri; hastanın yaşına, siğilin bulunduğu bölgeye, kalınlığına ve klinik tipine göre belirlenir.
• Başlıca tedavi yöntemleri yüzeysel uygulanan deri üst tabakasını eritici keratolitik ajanlar, soğuk tedavisi (kriyoterapi), siğil mikrobunu öldüren asitli solusyonlar dışında bazı durumlarda cerrahi yöntemlerde kullanılabilir.
• Çocuklarda bazı durumlarda herhangi bir tedaviye ihtiyaç olmadan yaklaşık 2 yıllık bir süre içinde kendiliğinden iyileşme gözlenebilir. Ancak tedavisiz bu dönmede hastalığın bulaşarak artabileceği unutulmamalıdır. Siğiilerden nasıl korunabilirim?
• Siğilinizi koparmayınız ya da çizmeyiniz
• Havuz gibi ortak kullanım alanlarında uygun ve kendi ayakkabılarınızı kullanınız
• Başkalarının siğiline temas etmeyiniz.
• Nemli ortamlar siğilin yayılmasını artırabileceği için özellikle ayak yerleşimli siğillerde ayaklarınızı kuru tutunuz.

Molluskum Kontagiozum

Poxvirüslerin etken olduğu gene her yaşta görülen viral bir enfeksiyondur. Bulaşıcı özelliği yüksektir. Deride tek tek ortası göbekli beyaz veya pembe renkli, parlak kabartılar şeklinde görülür.

Tırnak Hastalıklar

Tırnak mantarı; el veya ayak tırnaklarının mantar mikrobu ile ortaya çıkan bir enfeksiyonudur. El veya ayak tırnaklarında kalınlaşma, renk ve şekil değişikliği ve kırılmaya neden olur.

Tırnak mantarına birkaç farklı mantar tipi neden olabilir. Mantarlar ayakkabıların içindeki nemli ve havasız ortamda gelişir. Ayak mantarı tırnak mantarı için uygun ortamı hazırlayabilir.

Tırnak mantarı bulguları nelerdir?
Tırnak rengi sarı veya kahverengiye dönüşür. Tırnak kalınlaşır ve aşırı büyür. Tırnak altında kötü kokulu bir birikim olabilir. Enfeksiyon ilerledikçe tırnak gitgide ufalanıp dökülebilir ya da ayakkabı içerisinde rahatsızlık veya ağrıya neden olacak kadar kalınlaşabilir.

Tırnak mantarı hastalığının tanısı nasıl konur?
Dermatologunuz el ve ayak tırnaklarını görünümüne bakarak tanı koyabilir. Bazen tırnaklarınızdan küçük örnekler alınabilir. Bu örnekler test edilmesi için laboratuvara gönderilir ve tanı kesin konulabilir.

Tırnak mantarı riskinizi arttırabilecek faktörler nelerdir?
• Ayakları uzun süre nemli kalan meslekler (asker, atlet, madenci vb.)
• Enfeksiyona direncinizi azaltabilecek veya ayak parmaklarınıza kan akımını engelleyebilecek hastalık hikayesi (diabet, dolaşım bozukluğu, HIV)
• Tırnakta zedelenme, travmalar
• Parmakları sıkıştıran dar ve ucu sivri ayakkabı giyilmesi,
• Soyunma odaları, yüzme havuzu ve duş gibi ortak kullanım alanlarının kullanımı
• Aynı ayakkabıları üst üste giymek
• Hijyenik olmayan ortamda, sterilizasyonu sağlanmamış aletlerle yapılan manikür ve pedikür
• Çıplak ayakla toprağa basılması
• Ayakların aşırı terlemesi sonucu oluşan nemli ortam
• Kötü ayak hijyeni

Tırnak mantarı hastalığının beklenen süresi ne kadardır?
Tırnak mantarı nadiren kendiliğinden iyileşir. Genellikle kronik (uzun-süren) bir durumdur. Giderek kötüleşerek diğer tırnakları etkileyebilir. Etkilenen tırnak düşse de yeni tırnakta mantar ile enfekte olabilir.

Tırnak mantarı hastalığından nasıl korunulur?
Tırnak mantarından korunmak için:
• Ayağınızın hava almasına izin veren rahat ayakkabı ve çoraplar giymelidir.
• Ortak kullanılan duş ve soyunma odalarında başkalarına ait ayakkabı, sandalet veya terlik giyilmemelidir.
• Ayaklarınızı her gün yıkayın. Tamamen kurulayın ve kaliteli bir ayak pudrası kullanın.
• Her gün temiz çorap giyin.
• Tırnaklarınızı kısa tutun.
• Pedikür aletlerini kullanmadan önce dezenfekte edin.

Sedef Hastalığı (Psoriazis)

Sedef hastalığı toplumda sık görülen, alevlenmelerle birlikte uzun süre devam eden bir hastalıktır. Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunan kızarıklıklar ile ayırt edilir.

Sedef Hastalığı yaygın bir hastalık mı dır? Hangi yaşlarda görülür?
Sedef hastalığı tüm dünyada yaygındır; genetik ve çevresel faktörler sıklığını etkiler. Hastalığa yatkınlık ebeveynlerden çocuğa aktarılabilir, ancak çocukta hastalık görülmeyebilir. Her 100 kişiden bir veya iki kişide ortaya çıkar. Erkek ve kadınlarda eşit sıklıktadır. Genellikle 15-30 yaşlarında başlar.

Hastalığın nedenleri ve ataklara yol açan faktörler nelerdir?
Neden kesin olarak bilinmemektedir; bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörler (streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonları, ilaçlar [kortizon, lityum, bazı tansiyon ilaçları, aspirin vb], aşırı alkol alımı, sigara, kaşıma, keselenme, güneş yanığı vb.) ve ruhsal stres hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir.

Hastalık Bulaşıcı mıdır?
Hastalık temasla kimseye bulaşmaz.

Hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalığın belirtileri klinik özelliklerine göre değişmektedir.

Psoriazis vulgaris (plak tipi psoriazis): En sık görülen sedef hastalığı kliniğidir (% 80). Tipik belirtileri oval veya yuvarlak, gümüş renginde pullanmalarla kaplı, deriden kabarık kızarıklıklardır. Diz, dirsek, saçlı deri ve kuyruk sokumuna sık yerleşir. Bazen koltuk altı, kasık, meme altı, kalçaların arası, diz arkası, dirsek iç yüzü ve boyun gibi kıvrım yerlerine de yerleşebilir (İnvers psoriazis). Avuçlar ve ayak tabanında görülebilir (Palmoplantar psoriazis)

Guttat psoriazis: Gövde üst yarısında, kol ve bacaklarda, yağmur damlasına benzer, küçük, yuvarlak, pembe-kırmızı, kepekli kabarıklıklar görülür. Çocuklarda ve ergenlerde sıktır. Genellikle boğaz enfeksiyonunu izleyerek ortaya çıkar ve birkaç hafta veya ay içinde geriler.

Eritrodermik psoriazis: Hastalığın vücudun % 90’ından fazlasını kaplamasıdır. İlaç, güneş ışığı, travma, enfeksiyon gibi tetikleyici faktörlerin etkisiyle hastalık yaygınlaşabilmektedir. Tedavisi hastanede uygulanmalıdır.

Püstüler psoriazis: Kırmızı zeminde, irinli sivilceler bulunur. Tipik sedef hastalığı plakları üzerinde veya sağlam görünümlü deride ortaya çıkar.
Tüm vücutta yaygın görülebilir (yaygın püstüler psoriazis) veya avuçlar ve ayak tabanlarına yerleşim gösterir (palmoplantar püstüler psoriazis).

Eklemlerin sedef hastalığı: Her 10 hastadan 2’sinde ve 40’lı yaşlarda ortaya çıkar. En sık parmak ve bel eklemleri tutulur. Sabah tutukluğu veya uzun
süre oturma, ayakta kalma ile gelişen tutukluk, el veya ayak parmaklarında şişlik (“sosis parmak” görünümü) gibi belirtilere neden olur. Eklem tutulumunda, tırnak tutulumu da sıktır. Genellikle hastalığa ait deri belirtileri eşlik eder.

Psoriaziste tırnak değişiklikleri: Hastaların yaklaşık yarısında tırnaklar etkilenir. Tırnak yüzeyinde toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnağın yatağından ayrılması, tırnak altında sarımsı renklenme (yağ lekesi görünümü), tırnağın bir bölümünün kaybı ve tırnağın serbest bölümünün altındaki deride kalınlaşma sık görülen değişikliklerdir.

Sedef hastalığı nasıl tedavi edilir?
Hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Ancak, uygun tedavi ile kontrol altına alınabilir ve uzun süreli iyilik sağlanabilir.
Tedavide hekim, hasta ve hasta yakınları işbirliği içinde olmalıdır. Hastalığı alevlendirebilecek ilaçlar ve davranışlardan (kaşıma, banyoda liflenme, kese, vb.) kaçınılmalıdır. Sınırlı tutulumlu sedef hastalığında öncelikle yerel tedaviler seçilmektedir (deri yüzeyindeki kepekleri uzaklaştıran ilaçlar,
kortizonlu ilaçlar, antralin, kalsipotriol [sentetik D vitamini], kalsinörin inhibitörleri). Bu yöntemler birlikte de kullanılabilir. Dirençli, yaygın hastalıkta metotreksat, siklosporin-A, asitretin (sentetik A vitamini) ve fototerapi kullanılır. Bunlara yanıt yoksa biyolojik ajanlar (adalimumab, etanersept, infliksimab, ustekinumab vb.) seçilebilir. Tedavi seçimi ve süresinde pek çok faktör etkilidir (hastalığın yaygınlığı, yerleşim yeri, tırnak ve eklem tutulumu, vb.). Dermatologların hastalık hakkında bilgi ve deneyimleri kadar hastaların önerilen tedaviye uyumu da tedavi başarısında önemlidir.

Saç Hastalıkları

1. Telojen Dökülme: En sık görülen kişiyi panikleten saç dökülmesi şekillerindendir. Belli bir tetikleyiciden sonra veya yapısal eksikliklerden kaynaklanan yoğun saç dökülmesi şeklidir.

2. Androgenetik Alopesi (Erkek Tipi Saç Dökülmesi): Erkek ve kadınlarda görülen daha çok genetik yatkınlıkla ilişkili bir dökülme şeklidir.

3. Alopesi Areata (Saçkıran): Ani lokal saç kaybıdır..col ileri durumlarda vücuttaki tüm kalın kıllar etkilenebilir.

4. Saçlı Derinin Diğer Hastalıkları: Mantar, skatriyel saç dökülmeleri, saç yolma hastalığı ve diğer travmatik sebepli dökülmeler.

Rosasea

Burun, çene, alın ve yanaklar gibi özellikle yüzün orta kısmını tutan, kızarma ve yanma atakları ile başlayıp daha sonra sivilceler, kalıcı kızarıklık, kılcal damarlarda artış, deride ödem ve doku şiş bir görünüme neden olan kronik bir deri hastalığıdır. Roza hastalığı, gül hastalığı ve gülleme adı ile de anılır.

Roza hastalığının oluşmasına neden olan faktörlernelerdir?
Roza hastalığının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Suçlanan faktörler arasında;

  1. Genetik yatkınlık: Aile öyküsü %30-40 oranında bulunmaktadır. Ancak genetik geçiş için halen net bir kanıt yoktur.
  2. Enfeksiyöz nedenler: En çok suçlanan enfeksiyöz ajanlar midede bulunan Helikobakter pilori (H pylori) bakterisi ve yüzde bulunan demodeks akarlarıdır.
  3. Çevresel faktörler: Ultraviyole ışığı ve çevredeki ısı değişiklikleri gibi çok sayıda çevresel faktör rozase lezyonlarının başlamasında veya alevlenmesinde rol oynamaktadır.
  4. Psikojenik etmenler: Özellikle aralıklı gözlenen yanma ve kızarıklık atakları, hastanın duygu durumundaki değişikliklerden ve psikolojik stresten etkilenebilir.
  5. Doğal bağışıklık sistemi: Son dönemlerde derideki doğal savunma sistemindeki dengesizlikten bahsedilmektedir.

Roza hastalığının klinik özellikleri nelerdir ve tanısı nasıl konulur?
Çoğunlukla 30 ila 60 yaş arasındaki, açık tenli, renkli gözlü erişkin kişilerde görülür. Kadınlarda daha sık görülmekle birlikte, erkeklerde daha şiddetli seyretmektedir. Dört klinik dönemi bulunmaktadır;

  1. dönem: Yüzde tekrarlayan yanma ve kızarıklık atakları oluşması,
  2. dönem: Yüzün ortasındaki kızarmanın kalıcı hale gelmesi, burun ve yanakların üzerinde gözle görülebilir küçük kan damarlarının oluşması,
  3. dönem: Yüzdeki kızarıklığın daha koyu ve kalıcı hale gelmesi, burun, yanak, alın ve çene üzerinde küçük, kırmızı şişlik veya iltihaplı sivilceler (beyaz veya siyah noktalardan farklı olarak) oluşması,

Roza hastalığı nasıl tedavi edilir?
Roza hastalığının tamamen iyileşmesi zor olsa da, tedavi ile kontrol altında tutulması mümkündür. Genel önlemler: En önemlisi klinik belirtileri arttıran faktörlerden uzak durmanızdır.
• Güneşten koruyucu kullanımı: Hastalığı tetikleyen en önemli faktörlerden birisi de güneştir. O nedenle hayatınız boyunca güneşten korunma konusunda dikkatli olmalısınız. Günde 2-4 saat aralıklarla dermatoloğunuz tarafından önerilen uygun bir güneşten koruyucu kullanmalısınız. Ayrıca
güneşten koruyucu şapka ve gözlük takmalı, uygun kıyafet giymeli ve güneş ışınlarının yoğun olduğu saatlerde güneşe maruziyetten kaçınmalısınız.
• Topikal tedavi: Hafif olgularda genellikle krem ve jeller kullanılmaktadır. En çok kullanılan metronidazol (krem, jel, losyon), azelaik asit (krem, jel) ve sodyum sülfasetamid, sülfasetamid+sülfürdür. Diğer ilaçlar ise tretinoin, benzoil peroksit, eritromisin, klindamisin, tetrasiklin, % 5 permetrin
krem, takrolimus ve pimekrolimustur.
• Sistemik Tedavi: Şiddetli olgularda tek başına veya topikal ajanlarla birlikte sistemik tedavi uygulanır. En sık tercih edilen sistemik ajanlar sistemik antibiyotikler (minosiklin, doksisiklin, tetrasiklin, metronidazol ve azitromisin) ve vitamin A ürünü olan izotretinoindir.
• Lazer tedavisi: Özellikle de yüzdeki kırmızılık ve kılcal damarlanma artışlarının tedavisinde çeşitli lazer tedavileri ve yoğun atımlı ışık (intense pulsed light, IPL) sistemleri etkili olabilmektedir.
• Cerrahi tedavi: Özellikle burunda ve yanaklarda şekil bozukluğu yapan ağır olgularda cerrahi, kriyoterapi, elektrokoterizasyon veya dermabrazyon gibi yöntemler kullanılabilmektedir.

Roza hastalığına özel bir diyet var mıdır?
Roza hastalığına özel bir diyet bulunmamakla birlikte yüzde kızarıklığı arttıran yiyecek ve içeceklerden uzak durmalısınız. Ayrıca sigara ve diğer tütün ürünlerinden de kaçınmalısınız.

Melasma

Melasma; deride güneş gören bölgelerde sonradan ortaya çıkan, kahverengi lekeler şeklinde kendini gösteren bir cilt hastalığıdır. Gebelikle oluşana kloasma adı verilir. Genellikle yüzün iki tarafı da etkilenir. En sık yanaklar, burun, alın ve dudak üstünde görülür.

Melasma daha çok kadınlarda görülen bir hastalık olmakla birlikte (% 90) nadiren erkeklerde de görülebilir. Ten rengi koyu olanlarda görülme riski daha yüksektir. Melasmanın herhangi bir iç hastalık ya da organ işlevsizliğiyle ilişkisi yoktur.

Melasmanın nedenleri nelerdir?
Melasmanın gerçek nedeni bilinmemekle birlikte deriye renk veren melanosit denilen hücrelerin aşırı miktarda melanin (deriye renk veren madde) üretmeleri sonucunda oluşur. Oluşum nedenleri;

  1. Ailesel yatkınlık
  2. Güneş (Ultraviole) ışınları
  3. Gebelik
  4. Doğum kontrol hapı kullanımı- Doğum kontrol hapları ve hormon replasman tedavisi altındakilerde melasma daha sık gözlenmektedir. Hormonlar renk hücrelerinin fazla çalışmasını sağlamaktadır.
  5. Kozmetik ürünler- Bazı makyaj malzemeleri, kolonya, parfümler, sabun ve nemlendiriciler gibi kozmetik ürünler de özellikle güneşle teması takiben bu tür lekelenmelere yol açabilir.

Yaz aylarında melasmanın şiddetlenmesi tipiktir. Bu da hastalığın ortaya çıkışında güneş ışınlarının etkisini göstermektedir. Güneşten gelen UV ışınları derideki pigment üreten hücreleri harekete geçirebilir. Koyu renkli cilde sahip kişiler, açık tenli kişilere göre daha aktif pigment hücrelerine sahiptir.

Melasmanın farklı tipleri var mıdır?
Melasma pigmentlerin yerleşim yerine yüzeyel, derin ya da her ikisinin beraber olduğu (miks) tipler olarak ayrılmaktadır. Derin tipte melasmanın rengi koyu kahvemavimtrak ve sınırları belirsiz iken, yüzeyel melazma lezyonları kahverengi, keskin sınırlı karakterdedir. Miks tipler kahverengi gri renkte olabilir. Derin yerleşimli olanlar tedaviye daha zor yanıt verirken yüzeyel olanlarda tedaviye yanıt daha iyi olmaktadır.

Melasma nasıl teşhis edilir?
Melasma, çoğu zaman muayene ile kolaylıkla teşhis edilen bir durumdur. Dermatoloğunuz muayeneye ilave olarak Wood lambası adı verilen bir ışıkla lekelerinize bakmak isteyebilir. Bu ışık melasmanızın yüzeyel mi yoksa daha derinde mi yerleştiğine dair bir fikir verebilir.

Melasması olan kişiler nelere dikkat etmelidir?
Melasması olan kişilerde güneş ışınları bu lekelerin koyulaşmasına neden olur. Bu nedenle güneşten korunma tedavinin temelidir. Güneş koruyucular hem UVA hem de UVB koruması içermelidir. UVA camdan da geçebilir. Bu yüzden dışarıya çıkılmasa bile güneş koruyucu düzenli bir şekilde tüm gün sürülmelidir. Ayrıca hiç bir koruyucunun tam bir koruma sağlamadığını da bilinmelidir. Bu nedenle güneşten kaçınmayı bir alışkanlık haline getirmeli, güneşten korumayı arttırmak için geniş kenarlı şapkalar gözlükler ve şemsiye gibi ek önlemler de almalısınız.

Melasma nasıl tedavi edilir?
Melasma tedavisi uzun süreli, hem hasta hem de hekim için sabır isteyen bir süreçtir. Bu süreçte özellikle yaz aylarında yeni atakların olabileceği bilinmelidir. Melasma tedavisinde lekenin yerleşim yeri önemlidir. Açık tenli kişilerde tedavi bazen lekeleri tamamen ortadan kaldırabilir ancak tekrarlama olasılığı vardır. Koyu tenli kişiler daha az oranda tamamen tedavi olabilirler ve lekelerin tekrarlama olasılığı daha fazladır. Açık tenli kişilerde sonuçlar haftalar içinde ortaya çıkarken, koyu tenli kişilerde aylarca tedavi gerekebilir. Güneşten korunma tedavinin temelidir. Bunun yanısıra cildinize ve lekenize uygun olan leke kremleri (Hidrokinon, tretinoin ve kortikosteroid kombinasyonu, azelaik asit, kojik asit içeren ürünler) kimyasal soyucular, lazer tedavilerinden bir ya da birkaçı doktorunuz tarafından önerilebilir. Sizin için uygun olan tedaviyi dermatologunuz önerecektir.